Friday, February 22, 2008

snowed in

bu biraz isyan yazisi olacakti aslinda. yani, tuslara basarak, yazarak ne kadar isyan edilirse o kadar. isyan etmeyi sevmiyorum pek ben. anlamsiz, verimsiz gibi geliyor. cunku isyan etmek istedigim seyler genellikle benim degistirmem, yapmam gereken seyler.

bu sefer bu kadar kucuk, dag basinda, kar yaginca iptal olan bir yerde yasadigima isyan edecektim. ama dedigim gibi, ne degistirecek ki bu? benden baska kimse buraya gel de otur demedi ne de olsa.

sabahtan beri deli gibi kar yagiyor, hic durmadan. evimizin onunden gecen yol artik secilmiyor, biraz once bir araba kaydi zaten. pencerenin onunden izlemesi guzel. sabah zaten ilkokul cocugu gibi uyanir uyanmaz internetten baktim, okul acik mi yoksa kapatmislar mi diye. 12de kapanacakmis, ben de o zaman hic gitmeyeyim en iyisi dedim.

butun gun evin icinde olunca da cok ama cok bunaliyorum. oyle boyle degil. istanbul'da olsam, ya dilek'i, ya juli'yi, ya da volkan, zehra falan birilerini bulmus, bir planlar yapmistim simdiye kadar. bu aksam olmasa bile, 1-2 gun icinde eglenebilecegimi dusunup rahatlardim biraz.

zaten bu aralar hep boyleyim. bir cok mutlu oluyorum, cok egleniyorum. ondan sonra birden moralim bozuluveriyor, bunaliyorum.

yarin aksam misafir gelecek bize, aslinda heyecanliyim o konuda. yemek yapacaz, emre de tatli getirecek :) ama o bile kesmiyor beni simdi. ki cok severim boyle yemekli ickili organizasyonlari.

bir de soyle bir sorun var tabi, buzdolabi bombos. evde yiyecek hic birsey yok. ne kahvaltilik, ne sebze, ne pirinc. hic. 2-3 dilim pizza var dun aksamdan kalma. o kadar. kar yagdigi icin alisverise de gidemedik zaten.

dun dunya ruzgar enerjisi toplulugunun yayinladigi bir raporu yolladi hocam bize. ruzgar enerjisi toplam kullanilan enerjinin %1'ini sagliyormus. aslinda kucuk bir oran gibi gorunebilir, ama gitgide artan bir miktar bu. Bir de cok sevindigim ve sasirdigim haber, Turkiye 2007 yilinda en cok buyume gosteren ulke olmus ruzgar enerjisi konusunda. kapasitesi %220 artmis ve su anda ruzgardan elektrik uretme konusunda dunyada 21. sirada. turkiye'ye donunce yani, is bulmam o kadar da zor olmayacak diye umuyorum ve yaptigimin bir onemi olacak.

Wednesday, February 20, 2008

don't look down!

cizgifilmlerde hani karakter asagi bakmadigi surece boslukta yuruyebilir, dusmez ya. tom ve jerry ya da o colde gecen cizgifilmde oldugu gibi. ben de hayat konusunda oyle hissediyorum kendimi yer yer. eger dusunmezsem cok fazla, neredeyim ben, neler oluyor falan diye, gayet mutlu, hatta tam da amerikalilarin dedigi gibi happy-go-lucky, yasayabiliyorum. ama asagiya baktigim an, dusmeye basliyorum ben de. afalliyorum, yaptiklarima, yapmadiklarima anlam veremiyorum.

bir de simdi kardes turkuler dinledim, evvelim sen oldun. tam ders calismaya baslayacakken dinlenecek bir sarki degil pek. huzunlendim, icim acidi.

2 hafta once DC'ye gittim, ekim, eren ve feryaz'la. cok guzel bir haftasonu oldu. gezdik, gulduk, eglendik. dc'yi cok sevdim. bir de bu aralar yasanacak yerler ariyorum ya, gozume kestirdim, orada bir is bulsam, 1 yil en azindan yasarim gibi geliyor. tabi bunda dilek ve tugba'nin da orada olmasinin hiic etkisi yok :)

spring break'te londra'ya gitmeyi cok istiyordum, hem de sirin de gidecek, onunla beraber gidecektik, gozumu karartip oradan hollanda'ya bile gecmeyi dusunuyordum ama buna param yok ne yazik ki. belki, turkiye'ye gidersem bu yaz, oraya giderim once. ben ne zaman gezebilecem, simdi degilse, onu da bilmiyorum acikcasi.

simdi dilek emre ve basak'la Los Angeles'a gitme plani var. O biraz daha hesapli olacak. Acaba hava denize girecek kadar sicak olur mu orada?