Monday, August 20, 2007

amherst'tan bildiriyorum

yazmayali ne kadar cok olmus. yaz mevsiminin bekledigimden oldukca hareketli gecmesine verebiliriz bunu galiba.

bu haftasonu tasinacagim icin toparlanmaya basladim. ev arkadasim evden dun cikti, simdi evimi o kadar cok seviyorum ki. :) salonda sadece koltuk, hali ve benim kitap rafim var, oda adeta buyudu, orada oturmayi cok seviyorum.

bu haftasonu ilke belini incitti cok kotu, o yuzden hep onunlaydim. ayaga bile kalkmakta zorlaniyor canim, yazik. simdi daha iyi tabii ama. bir de okulda basladigimiz offshore wind farm projesi bu hafta birden bire hiz kazandi. serkan burayi okuyor mu bilmiyorum ama, tam da ondan yardim isteyecegim bir konu. denizin altini tariyoruz, uygun zemin bulabilmek icin. sonra ben de (hic anlamadigim) o datalara bakip turbinleri buraya buraya ve buraya koymak istiyoruz diyecem.

kardesim kadir has uluslararasi iliskiler'e girmis. cok endiseliydi, cok sevindim o yuzden. istanbul olmasi da annemleri cok sevindirdi. insallah hersey cok iyi gider. ben de cok rahatladim tabii. ama diyorum ki keske simdi orada olabilseydim. internetten, telefonla falan haberlesiyoruz ama tabii ki ayni sey degil.

internetle bol bol haberlestigim baska biri de dilek! dilek buraya geldi, bilgisayar aldi, her gun uzun uzun skypetan konusuyoruz. en kisa ve uygun zamanda da gorusecez. hatta ekim de gidip gorme istegi belirtti (cumleye bak!) onunla da gidebiliriz yani.

Sali gunu Begum geliyor, carsamba ev arkadaslarimdan biri Sirin. Sonra bu haftasonu evi bosaltiyorum, sonraki haftasonu da tasiniyorum. Ondan sonra da bir adet Blonde Redhead konseri, bir adet de Worcester'da housewarming partisi var. Ben de bir housewarming partisi dusunmeye baslayabilirim bence.

Boyle yogun olmayi seviyorum, cunku bos zamanlarimin degerini cok daha iyi anliyorum. Elimde kitapla oturunca, uzun bir gunden sonra, o kadar mutlu oluyorum ki. Uzun zamandir hissetmedigim kadar iyi hissediyorum kendimi yani.

Bir de nispeten az tanidigim insanlarin yaninda daha rahat, daha konuskan olmaya basladigimi farkettim ve kendime cok sasiyorum. Eskiden konusacak laf bulmak icin gerilirdim, simdi yine biraz panik olsam da cok daha rahat davranabiliyorum.

Dun Ilke ve Deniz'le the Day I Became a Woman diye Iran yapimi bir film izledim. Tam bekledigim gibi degildi, nedense hikayenin tek bir kadin uzerine yogunlasacagini dusunmustum, ama onun yerine uc ayri kadin ve uc ayri hikaye vardi. Ben filmi cok begendim, bu tarz filmleri sevenlere tavsiye ediyorum.

Bir de bugun Heroes izlemeye baslayacam, onu da izledikce bildiririm.

Tuesday, August 7, 2007

yuzmek ne guzel

Hani bazen, tatildeyken mesela, yani gunleri dusunmek, tarihleri aklinda tutmak zorunda degilsen, bugunun hangi gun oldugunu unutursun ya, yaklasik bir haftadir ben oyleyim. Gecen carsamba, bir kule calismasina gittim, Merve'nin deyimiyle amelelik yaptim yani. Hakli ama, bizi gorenler doktora ogrencisi oldugumuzu akillarina bile getirmezler. Hele isimiz bittikten sonra, oglen yemegi icin bir restoranda durunca bizi kesinlikle isci saniyorlardir. O gunden beri, kafamdaki takvim bozulmus durumda. Bugunu mesela, cuma sandim durdum butun gun. Oysa cuma Boston'a gidecegim ve bir yandan da biliyorum daha 2-3 gun oldugunu.

Haftasonu buradaki lisenin acik havuzuna gittik, Ilke, Deniz ve ben. Yazin havuza gitmek bana hep Dilek'i hatirlatiyor. Biraz yuzdum, biraz karardim. Sonra aksam yemegi icin bize geldik, sucuklu yumurta yedik ve de Ilke'nin Turkiye'den getirdigi Efe 3 distile rakiyi ictik. Deniz 3 duble icti sanirim, kalanini da Ilke ve ben bitirdik. Gecenin sonunda bagira bagira Sezen Aksu sarkilari soyluyorduk. Hatta biraz agladik bile ara ara.

Bugun yine havuza gittik ve cook uzun zamandir ilk defa uzun uzun yuzdum. Yani benim standartlarima gore uzun bir sure. :) STFA'da Canan Hanim'in verdigi derslerde ve onun zorlamalariyla o havuzu deli gibi gidip geldigimizden beri, ki bu hazirlik ve orta 1'de oluyor sanirim, dogru duzgun yuzmemistim. Yuzdukce yuzesim geldi adeta.

Size de oluyor mu? Bazen dusunurken, buraya yazacak bir seyler geliyor aklima. Birden aklimda yazmaya basliyorum. O kadar hosuma gidiyor ki yazdiklarim, bunlari bir ara oturup aktarayim diyorum. Ama tabii ki bilgisayar basina oturana kadar unutmus oluyorum dusunduklerimi, kurdugum cumleleri. Bu insanlara e-mail falan yazarken de basima geliyor. Birine aklimda bir mail yaziyorum, ve sonra onu tamamen unutuyorum. Sanki yazip gondermiscesine tatmin oluyorum.

Bu haftasonu Dilek geliyor Amerika'ya. Ben de cuma gunu Boston'a gidiyorum, cumartesi de Yunus ve de Zeynep'le bulusuyorum. Zeynep'i 3 senedir gormedim. Yunus'u da mayista gordum herhalde. North End'e gidecegiz galiba, birsuru Italyan lokantalarinin oldugu bir yer. Bir arkadasim italyan mafyasinin da oldugunu soyluyor.

Bu ayin sonunda tasiniyorum. Bati kiyisina tasinan bir arkadasimdan bir komodin aldim. Simdi buyuk planim bu komodini zimparalamak ve de sonra mora boyamak. Eger biraz daha gaza gelirsem calisma masami da yesile boyamak istiyorum. bunlar hic para vermeden edindigim seyler oldugu icin sonucun kotu olmasini goze alabiliyorum.

Kadinin Adi Yok'tan sonra, Duygu Asena'nin (sanirim) ikinci kitabi olan, Aslinda Ask da Yok'u yeni bitirdim. Kadinin Adi Yok'a bayilmistim. Benim kadin olmak, esitlik vs. gibi konulardaki dusuncelerimi zorlamisti ve fikrimi oldukca degistirmisti. Aslinda Ask da Yok'u da benzer bir amacla okudum. Kitap cok guzel ama ne yazik ki ayni deneyimi yasayamadim. Ana karakteri bir turlu sevemedim, bu yuzden de yaptiklarina objektif olarak bakamadim. Aslinda bu kitapta karakter 40'li yaslarinda ve de bir cocuk sahibi oluyor. Belki bu deneyimleri henuz yasamadigim icin kitapla iyi bir baglanti kuramadim.

Simdi, God of Small Things'i okumaya baslayacagim. Yazar hakkinda cok iyi seyler duydum.

Bir de su var ki, yuzme insani oldukca yoruyor, uykusunu getiriyor...

Friday, August 3, 2007

aurgasm: Your favourite music you've never heard

Sevdigin tarzda ama yeni muzik arayanlar icin bir site: aurgasm.us. Blog formatinda, bir suru yazar var. Biri benim arkadasim, benim de oyle haberim oldu bu siteden zaten. Ilhan Ersahin ve Love Trio ile ilgili yazi onun. Benim gorduklerim genellikle caz, reggae ve hip-hop tarzinda gruplar ama belki daha farkli seyler de vardir. Unutmadan herkese tavsiye etmek istedim.

yaz bitti bitecek

dun soyle bir sey oldu, kucuk ama kafama takilan. benim odamin oldugu binadan cikmis yuruyordum, birisi ban"Hi" dedi. Ogrenci degil, kim bilmiyorum. Donup baktim, el salladi. Ben de el salladim. Sonra o I like your hair dedi bana, ben de tesekkur ettim, sonra da I like yours dedim yururken. Interaction bu kadar. Ama adama el salladigim andan itibaren bir yandan da endiselenmeye basladim. Ya simdi bu adam beni her gordugunde konusmak isterse, ya ona asildigimi dusunurse, ya pesimi birakmazsa diye. Oysa ne alakasi var, gormeyecem buyuk ihtimalle adami bir daha. Ama o kadar icime islemis ki tanimadigim erkeklerle konusmamam gerektigi, gulumsersem bile bunu yanlis anlasilabilecegi,.. bir de tabi yolda laf atan hatta takip eden tipler. dun durup durup bunu dusundum.

Onun disinda, hayatta neler oluyor... Gecen haftasonu New York'taydim. Hem Amrit'le dolandim sehirde, hem de bir muzikale gittim. Cok eglenceliydi cok.

Bu haftasonu da buradayim. Yarin Ilke'yle havuza gidecez, sonra aksam da oturup bizim balkonda raki icecez. Onun icin de once turk marketine gidip beyaz peynir, kavun falan alacaz.

Butun bu planlar eger ben bisiklete binebilirsem cok daha guzel olacak. Uff, cok korkuyorum. Binmeyi biliyorum ama 11 yasinda bizim cikmaz sokakta binmistim en son. Alismam, korkumu yenmem cok zaman alir mi acaba.

Dilek cok yakinda geliyor. 1 hafta sonra burada hatta. Onu da gormek istiyorum bir an once ama biraz zor olacak gibi buradan DC'ye ulasim. Off, bu ulkede heryere ulasim zor arabasiz zaten.

Bir de denize gitmek istiyorum. Kumsalda guneslenmek istiyorum. Tatil istiyorum. Ama yaz bitmekte, ben ne zaman nereye gitsem ki. Gerci Miami'ye falan gidebilirim gayet, kis olsa bile. Belki Dilek'i de kandirip bir uzun haftasonu florida'ya giderim. Dilekcim? :)