Yazmayali soyle oldu arkadaslar. Gecen haftasonu Boston'a, oradan da Providence'a gittim. Boylece Feryaz, Yunus, Burak ve de (yeni tanistigim, inanctan yeni mezun) Burkay ile birlikte Ekim ve de onun erkek arkadasi Eren'i de gormus oldum. O haftasonundan fotograflar da burada. Amherst'te olmaktan o kadar bunalmistim ki, oraya gitmek, sarki soylemek, raki icmek falan cok iyi geldi.
Gunler cok hizli geciyor, tam olarak ne yapiyorum, onca zaman nereye gidiyor bilmiyorum. Sikayetci degilim aslinda, ama yer yer endiseleniyorum cok anlamsiz seylerle ugrasiyorum diye. How I met your mother dizisinin yeni sezonu basladi, artik bir televizyonumuz oldugu icin, rahat rahat izleyebiliyorum. Yine cok eglenceli, kahkaha atarak izledigim nadir dizilerden. Sonra bir de Heroes basladi yeniden. Yalniz televizyon seyretmenin soyle bir kotu yani var, reklamlarda falan yeni dizileri goruyor insan ve daha da cok oturup izleyesi geliyor. Pushing Daisies diye oldukca ilginc gorunen bir dizi var mesela, haftaya onu da seyredecegim. MIB'nin yonetmeni yapiyor diziyi. Hah, bir de son olarak Sirin (ev arkadasim) sayesinde de Grey's Anatomy izledim ilk kez dun aksam. Takip etmek isteyen varsa, bekleriz, cay icip dizi izlemeye. Ayrica internetten de turk dizilerini takip ediyoruz. Hatirla Sevgili, bir de yeni baslayan Bicak Sirti.
Caner'in facebookta yazdigi bir nota cok takildim. Orhan Pamuk Istanbul'u anlatirken huzun kelimesinden bahsediyor, Caner de inanc icin hasret kelimesini kullanmis. Cagatay da bahsetmis bundan biraz, ingilizcede bu kelimeleri anlatmaya calismak cok zor. Ben Pamuk'un Istanbul kitabini okumadim ama Amrit beni ziyarete gelmeden once Istanbul'a, okumaya baslamisti, o anlatmisti bana bu huzun meselesini. Hasret de oyle bir kelime degil mi, nasil cevirirsin ingilizceye? Longing? Missing? Desiring? Boyle kelimeler beni buyuluyor adeta. Gonul de oyle bir kelime, can da, gurbet de...
9 ekimde sertab erener & fahir atakoglu konseri var new york'ta. Sirin'le beraber gidiyoruz. Hatta 1 gun onceden gidip new york'ta da gezecegiz. en son new york'ta gittigim konser, su jazz made in turkey festivaliydi ve yillar onceydi. oldukca heyecanliyim.
bir de, yaklasik 2 saattir ofiste bilgisayar basinda oturuyorum ama hic is yapmis degilim.
Friday, September 28, 2007
Monday, September 17, 2007
turk yemegi, turk piknigi, turk...
Bu aralar o kadar cok Turkce konusup, Turkiye'yle ilgili seyler yapiyorum ki, Amerika'da olmamin pek bir onemi yok gibi. Zaten ev arkadaslarimin da turk olmasi bu konuda onemli bir etken. Dun mesela, turk piknigi vardi, herkes yemekler yapip getirmisti. Bu tip organizasyonlari dusununce aklima hep Adi: Aylin adli kitap geliyor. O kitabi cok zevk alarak okumustum, New York'ta yasayip, arada gorusen turklerden bahsediyordu bir kisminda. O tarz bir topluluk icinde miyim simdi acaba? Cok garip geliyor acikcasi.
Hala huzursuzum, halsizim.Sabah yataktan kalkmak istemiyorum cogu zaman. Ofise gelip is yapmam lazim mesela, ama hic bir istegim yok bu konuda. Artik yapmak zorunda oldugum icin odevime basladim, bir yandan da baska bir dersin odevlerini notluyorum. basim surekli agriyor, gozlerim kapaniyor, sanki uykusuzum gibi ama aslinda bol bol uyudum. uff.. boyle hissetmeyi hic ama hic sevmiyorum ama nasil kurtulurum bu halden onu da bilmiyorum.
acaba havalar soguyor falan diye mi vucudum boyle bir tepki veriyor?
ekim basinda new york'ta sertab erener ve fahir atakoglu'nun konseri var, sirin'le beraber gidecegiz. bu bak, beni oldukca neselendiriyor.
uff, eve gidip biraz uyusam, uyansam, ise yarar mi acaba?
Hala huzursuzum, halsizim.Sabah yataktan kalkmak istemiyorum cogu zaman. Ofise gelip is yapmam lazim mesela, ama hic bir istegim yok bu konuda. Artik yapmak zorunda oldugum icin odevime basladim, bir yandan da baska bir dersin odevlerini notluyorum. basim surekli agriyor, gozlerim kapaniyor, sanki uykusuzum gibi ama aslinda bol bol uyudum. uff.. boyle hissetmeyi hic ama hic sevmiyorum ama nasil kurtulurum bu halden onu da bilmiyorum.
acaba havalar soguyor falan diye mi vucudum boyle bir tepki veriyor?
ekim basinda new york'ta sertab erener ve fahir atakoglu'nun konseri var, sirin'le beraber gidecegiz. bu bak, beni oldukca neselendiriyor.
uff, eve gidip biraz uyusam, uyansam, ise yarar mi acaba?
Monday, September 10, 2007
and we're back
yazmayali cok olmus. oldu daha dogrusu, yazmadigimin farkindayim. aklima geldi geldi ama bir turlu yazasim gelmedi. en son 20 agustosta yazmisim, o zamandan beri cok sey oldu.
dilek geldi, ben dilek'e gittim.
ona da bana da cok iyi geldi bu tabii. onun burada olmasina hala alisamadim. mesela kis tatilini dusununce aklima hemen dilek'i ararim diye geliyor, sanki hala istanbul'daymis gibi. yeni evini gordum, college park cevresini gezdik, dc'ye gittik. onun bolumunden insanlarla tanistim, benim universiteden iki arkadasimla bulustuk, filmler izledik. oldukca guzeldi yani.

sonra geri geldim. bu arada bir de sirin geldi hayatima tabii. bir de bilge. bunlar benim ev arkadaslarim.
bu foto (en alt) da eve tasinma maceramizin ilk gununun aksami.
dersler basladi. aldigim dersler aslinda hic aklimda olmayan, yani aslinda alacak ders bulamadigim icin aldigim dersler, ama yine de oldukca ilginc.
uff, yazarken de tadim yok. canim sikkin, belki buraya yazarsam acilirim diye yazmaya baslamistim. ise yaramadi gibi.
birseyleri ozluyorum, anlayamiyorum ama neyi. neyin eksikligini duyuyorum ki bu kadar? cunku bulmaya calistikca daha cok kafam karisiyor. her neyse. hayat guzel ama yani. iki adet eglenceli hatunla yasamak guzel.
dilek geldi, ben dilek'e gittim.
ona da bana da cok iyi geldi bu tabii. onun burada olmasina hala alisamadim. mesela kis tatilini dusununce aklima hemen dilek'i ararim diye geliyor, sanki hala istanbul'daymis gibi. yeni evini gordum, college park cevresini gezdik, dc'ye gittik. onun bolumunden insanlarla tanistim, benim universiteden iki arkadasimla bulustuk, filmler izledik. oldukca guzeldi yani.
sonra geri geldim. bu arada bir de sirin geldi hayatima tabii. bir de bilge. bunlar benim ev arkadaslarim.
bu foto (en alt) da eve tasinma maceramizin ilk gununun aksami.
dersler basladi. aldigim dersler aslinda hic aklimda olmayan, yani aslinda alacak ders bulamadigim icin aldigim dersler, ama yine de oldukca ilginc.
uff, yazarken de tadim yok. canim sikkin, belki buraya yazarsam acilirim diye yazmaya baslamistim. ise yaramadi gibi.
birseyleri ozluyorum, anlayamiyorum ama neyi. neyin eksikligini duyuyorum ki bu kadar? cunku bulmaya calistikca daha cok kafam karisiyor. her neyse. hayat guzel ama yani. iki adet eglenceli hatunla yasamak guzel.
Monday, August 20, 2007
amherst'tan bildiriyorum
yazmayali ne kadar cok olmus. yaz mevsiminin bekledigimden oldukca hareketli gecmesine verebiliriz bunu galiba.
bu haftasonu tasinacagim icin toparlanmaya basladim. ev arkadasim evden dun cikti, simdi evimi o kadar cok seviyorum ki. :) salonda sadece koltuk, hali ve benim kitap rafim var, oda adeta buyudu, orada oturmayi cok seviyorum.
bu haftasonu ilke belini incitti cok kotu, o yuzden hep onunlaydim. ayaga bile kalkmakta zorlaniyor canim, yazik. simdi daha iyi tabii ama. bir de okulda basladigimiz offshore wind farm projesi bu hafta birden bire hiz kazandi. serkan burayi okuyor mu bilmiyorum ama, tam da ondan yardim isteyecegim bir konu. denizin altini tariyoruz, uygun zemin bulabilmek icin. sonra ben de (hic anlamadigim) o datalara bakip turbinleri buraya buraya ve buraya koymak istiyoruz diyecem.
kardesim kadir has uluslararasi iliskiler'e girmis. cok endiseliydi, cok sevindim o yuzden. istanbul olmasi da annemleri cok sevindirdi. insallah hersey cok iyi gider. ben de cok rahatladim tabii. ama diyorum ki keske simdi orada olabilseydim. internetten, telefonla falan haberlesiyoruz ama tabii ki ayni sey degil.
internetle bol bol haberlestigim baska biri de dilek! dilek buraya geldi, bilgisayar aldi, her gun uzun uzun skypetan konusuyoruz. en kisa ve uygun zamanda da gorusecez. hatta ekim de gidip gorme istegi belirtti (cumleye bak!) onunla da gidebiliriz yani.
Sali gunu Begum geliyor, carsamba ev arkadaslarimdan biri Sirin. Sonra bu haftasonu evi bosaltiyorum, sonraki haftasonu da tasiniyorum. Ondan sonra da bir adet Blonde Redhead konseri, bir adet de Worcester'da housewarming partisi var. Ben de bir housewarming partisi dusunmeye baslayabilirim bence.
Boyle yogun olmayi seviyorum, cunku bos zamanlarimin degerini cok daha iyi anliyorum. Elimde kitapla oturunca, uzun bir gunden sonra, o kadar mutlu oluyorum ki. Uzun zamandir hissetmedigim kadar iyi hissediyorum kendimi yani.
Bir de nispeten az tanidigim insanlarin yaninda daha rahat, daha konuskan olmaya basladigimi farkettim ve kendime cok sasiyorum. Eskiden konusacak laf bulmak icin gerilirdim, simdi yine biraz panik olsam da cok daha rahat davranabiliyorum.
Dun Ilke ve Deniz'le the Day I Became a Woman diye Iran yapimi bir film izledim. Tam bekledigim gibi degildi, nedense hikayenin tek bir kadin uzerine yogunlasacagini dusunmustum, ama onun yerine uc ayri kadin ve uc ayri hikaye vardi. Ben filmi cok begendim, bu tarz filmleri sevenlere tavsiye ediyorum.
Bir de bugun Heroes izlemeye baslayacam, onu da izledikce bildiririm.
bu haftasonu tasinacagim icin toparlanmaya basladim. ev arkadasim evden dun cikti, simdi evimi o kadar cok seviyorum ki. :) salonda sadece koltuk, hali ve benim kitap rafim var, oda adeta buyudu, orada oturmayi cok seviyorum.
bu haftasonu ilke belini incitti cok kotu, o yuzden hep onunlaydim. ayaga bile kalkmakta zorlaniyor canim, yazik. simdi daha iyi tabii ama. bir de okulda basladigimiz offshore wind farm projesi bu hafta birden bire hiz kazandi. serkan burayi okuyor mu bilmiyorum ama, tam da ondan yardim isteyecegim bir konu. denizin altini tariyoruz, uygun zemin bulabilmek icin. sonra ben de (hic anlamadigim) o datalara bakip turbinleri buraya buraya ve buraya koymak istiyoruz diyecem.
kardesim kadir has uluslararasi iliskiler'e girmis. cok endiseliydi, cok sevindim o yuzden. istanbul olmasi da annemleri cok sevindirdi. insallah hersey cok iyi gider. ben de cok rahatladim tabii. ama diyorum ki keske simdi orada olabilseydim. internetten, telefonla falan haberlesiyoruz ama tabii ki ayni sey degil.
internetle bol bol haberlestigim baska biri de dilek! dilek buraya geldi, bilgisayar aldi, her gun uzun uzun skypetan konusuyoruz. en kisa ve uygun zamanda da gorusecez. hatta ekim de gidip gorme istegi belirtti (cumleye bak!) onunla da gidebiliriz yani.
Sali gunu Begum geliyor, carsamba ev arkadaslarimdan biri Sirin. Sonra bu haftasonu evi bosaltiyorum, sonraki haftasonu da tasiniyorum. Ondan sonra da bir adet Blonde Redhead konseri, bir adet de Worcester'da housewarming partisi var. Ben de bir housewarming partisi dusunmeye baslayabilirim bence.
Boyle yogun olmayi seviyorum, cunku bos zamanlarimin degerini cok daha iyi anliyorum. Elimde kitapla oturunca, uzun bir gunden sonra, o kadar mutlu oluyorum ki. Uzun zamandir hissetmedigim kadar iyi hissediyorum kendimi yani.
Bir de nispeten az tanidigim insanlarin yaninda daha rahat, daha konuskan olmaya basladigimi farkettim ve kendime cok sasiyorum. Eskiden konusacak laf bulmak icin gerilirdim, simdi yine biraz panik olsam da cok daha rahat davranabiliyorum.
Dun Ilke ve Deniz'le the Day I Became a Woman diye Iran yapimi bir film izledim. Tam bekledigim gibi degildi, nedense hikayenin tek bir kadin uzerine yogunlasacagini dusunmustum, ama onun yerine uc ayri kadin ve uc ayri hikaye vardi. Ben filmi cok begendim, bu tarz filmleri sevenlere tavsiye ediyorum.
Bir de bugun Heroes izlemeye baslayacam, onu da izledikce bildiririm.
Subscribe to:
Posts (Atom)